MUSTAFA SEZER
Yanılmıyorsam 1997’de ve Samsun’da o dönem kaset almak için girdiğim bir müzik marketin tezgâhtarı; benimle olan samimiyetine de güvenerek, yakamdaki Trabzonspor rozetiyle (dahası Trabzonsporlu oluşumla…) dalga geçmeye başlamıştı. Onun o sözlerini, onunla olan samimiyetim doğrultusunda hoş görebilir ve bu konunun üzerinde hiç durmazdım ya; vatandaş beni ama bilhassa takımımı gericilikle itham etmeye başlamıştı. Üstelik sanatı da katmıştı işin içine. Ona göre Trabzonsporlu bir yobaz; Zülfü Livaneli’den ne anlardı, nasıl dinleyebilirdi onu?
Açtım ağzımı yumdum gözümü (Gözümü gerçekten yumdum bak!). Bu coğrafyanın yetiştirdiği önemli sanatçıları hatırlatırken öfkemi gizleme ihtiyacı hissetmedim. Sakin olmamı, bana sadece takıldığını ve neyin ne olduğunun kendisinin de farkında olduğu vurguladı. Büyük ihtimalle böyle bir tepki göstereceğimi beklemiyordu? Kendisiyle ondan sonra görüşemedik, çünkü onlar da diğer müzik marketler gibi bilgisayar/televizyon/radyo üçlüsü karşısında daha çok dayanamayıp kapatıp gittiler dükkânı!
Merhaba! Uzun bir aradan sonra size yazabilmek, sizinle bir şeyleri paylaşabilmek ne güzel? Tüm dünyayı kasıp kavuran bu saçmalığın bir an önce ortadan kalkması ve edebiyat dünyasında da normale dönebilmek umuduyla! Yukarıda kaleme alıp (bilgisayara geçirmeden önce gerçekten de kaleme almıştım çünkü) sizinle paylaştığım bu anının; doğal olarak edebiyat/sanata bağlanacağı için bir değeri olduğu inancındayım.
Evet, ne diyorduk?.. Ancak Karadeniz insanı bu; damarındaki o sanat/edebiyatçı kanın tüm gücüyle dolaşıp durması için, bir şekilde mücadele ediyor. Hiçbir olumsuz etken onu durduramıyor? Sanatın tüm alanlarında ‘buradayım’ diyor her zaman tüm olumsuzluklara inat. . .
Mavi Yeşil. . .Düşüncesini, edebiyat gücünü ve adını Karadeniz’in doğusundan; Rize’den almış. Haritaya, Türkiye haritasına bir baktığımız zaman; İnce Burun’la Sarp Sınır Kapısı arasında, iki edebiyat dergisinin yani Mavi Yeşil’le diğer bir itici güç Edebiyat Nöbeti’nin üstünlüğünü görmekteyiz. Elbette bu üstünlük sırf Karadeniz’in doğusuyla iktifa etmeyip tüm Türkiye’yi hatta sınırlarımızın ötesini de kapsıyor ancak konu bu bölgede böylesine güçlü iki edebiyat dergisinin hem de uzun soluklu bizimle olması. . .
Mavi Yeşil için beni ilk uyaran Meltem Dağcı oldu; kendisine ne kadar teşekkür etsem az? Meltem’in yönlendirmesiyle Mavi Yeşil adına Hasan Bey’e ulaştım, Hasan Öztürk’e. Kısa bir tanışmadan sonra; edebiyatçının hem de bu ülkedeki bir edebiyatçının herhâlde en çok yapacağı şeyi gerçekleştirdik ve Türk edebiyatının ne sorunsalı varsa dergilerden kaynaklanan veya kaynaklanmayan, masaya yatırdık kısa süre için de olsa? Dilim döndüğünce kendisine karşılık vermeye çalıştım zaten hep de aynı fikirdeydik. Kısa bir süre sonra e-posta sayfama Mavi Yeşil’e dair tüm bilgiler yağmaya başladı yağmur gibi. Hasan Bey de bu bilgileri teyit eden sözcükleri teker teker kuruyordu bu arada?
Bilinenin tekrarı gibi duruyorsa da; benim için yeni olduğundan, bir daha hatırlatalım. Mavi Yeşil’in 123. sayısı elimizde. Oldukça zor koşullarda okur karşısına çıkan derginin Mayıs-Haziran 2020 sayısının konukları M. Mahzun Doğan, Samih Yıkılgan, Hasan Öztürk, İbrahim Tığ, Esra Sağlık, Hilmi Haşal, Deniz Depe, Ceren Demirkıran, Mehtap Öztürk, Ömer Eski, Rıdvan Yıldız, Örsan Gürkan, Meltem Dağcı, Ünal Şarman, İbrahim Hakkı Kaynak ve ‘Eskimemiş Sayfalar’la son olarak Özkan Satılmış… Derginin bu sayısında, yetişkinler arasında yer edinmeye kararlı Ceren Demirkıran’a da dikkat çekiliyor örneğin? Ne diyelim; yirmi birinci yılı da yarılamış derginin, hep Mavi Yeşil kalması dileğiyle şimdilik. . .
Mavi Yeşil’le aynı hızla elimize ulaştı bu kez Doğu Karadeniz’in batı ucunun değişmezi Edebiyat Nöbeti… 19 Mayıs’ı evde, son derece kısıtlı bir ruh hâliyle kutlamak zorunda kaldığımız şu günlerde, onu bir hâyli anlamlı kılan “Bağımsızlık Gülü” şiirinin sahibi Ceyhun Atuf Kansu derginin 27. sayısının dosya konusu. Bu dosyaya Zeki Sarıhan, Ahmet Uysal, Ahmet Özer, Nurdane Ö. Sağkan, Işık Kansu, Mustafa Duman, Murat Tuncel ve dosya editörü Celal Karaca da katkı sağlamış yazılarıyla. Özge Sönmez, Nisa Leyla, Nevruz Uğur, Levent Karataş ve Aslıhan Tüylüoğlu ile başlayan kalabalık bir şair kadrosuyla Fuat Sevimay, Akın Ersöz ve Kamile Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu öykücü grubu söz konusu derginin. Dergide yine Doğan Özdemir, Meltem Kofoğlu’yla Seval Arslan’ın da kitap değerlendirmelerini okumak mümkün. Ayrıca Ersin Erge’yle Haluk Yolsal da var Edebiyat Nöbeti’nde. Kadir İncesu; şair Öztürk Tatar’la, Ümit Kaftancıoğlu’na dair konuşuyor. Ümit Kaftancıoğlu’nu da katledilişinin 40. yılında, saygıyla anıyoruz hâliyle?
Edebiyat Nöbeti’nin 27. sayısı, atlanmaması gereken bir başka röportajla nihayetleniyor: Fatma Hatun Esen-Eylem Hatice Bayar…
Şunu yapacağım artık: Bundan sonraki yazım ve ardılları, daha geniş ve hep geniş kapsamlı olacak! Bir yerlerde dergi etkinliklerinin bir biçimde sürüp gittiğini biliyorum ancak hastalık sebep gösterilerek sürekli baskılanan sosyal yaşama ister istemez ayak uydurup; şartları pek zorlamadım. Hata bende, özür dilerim. Dediğim gibi en kısa sürede ve fazlasıyla zengin bir içerikle, sizinle olacağım… Ancak yine de; bu kara günlerde bir kara gün dostu gibi imdadıma yetişerek hem Mavi Yeşil’i tanıma ve hem de kısıtlı da olsa bir şeyler yazarak örneğin Karadeniz’in iki amiral gemisini karşı karşıya değil yan yana getirme şansını bana tanıyan herkese çok çok teşekkür ediyorum.
Edebiyatla, sağlıkla kalın!